Page 471 - e-Kongre Bildiriler Kitabı-II
P. 471

Eğitimde Yeni Normlar-II                                  Uluslararası Covid-19 Kongresi




            oldu. Asosyal bir yapıdayım.”
                 E7: “Duyguları aşırı yaşıyorum, hatta bazı duyguları durup dururken hissediyorum. Yaklaşık 8 yıldır
            psikolojik tedavi görüyorum. İlaçlar, en önemlisi de duygudurum dengeleyici ilaçlar olmadan hayat bir
            cehenneme dönüyor. Ve gelecekteki yaşantım için de çoğu zaman umutsuzluğa kapılıyorum.”
                 E9: “Sinir sisteminin üzerinde etkisi vardır, daha hırçın ve çok çabuk sinirlenen bir birey olarak yaşa-
            maya devam ediyorum.”
                 E11: “Bir yuva kurmak istedim, evlendim. Çocuğum oldu ama kötü bir baba, kötü bir kocayım. Eşim
            hep “çok duygusuzsun diye” şikayet ediyor. Aslında onları çok seviyorum ama bunu gösteremiyorum.
            Nasıl gösterilir bilmiyorum, cesaret edemiyorum. Onları mutsuz ettikçe ben daha kötü oluyorum. Keşke
            hiç evlenmeseydim, en azından tek başıma mutsuz olurdum.”
                 K1: “İnsanların beni anlamadıklarını düşünüyorum. Şiddet ile büyüdüğümden, basit olayları umursa-
            madığımdan dolayı bana vurdumduymazmışım gibi bakılıyor.”
                 K9: “İçimde kocaman bir öfke var fakat bu öfkenin dışa vurumu çok sakin. Çok sessiz ve sakin bir
            insanım. İnsanları seviyorum fakat insanlara sevgimi nasıl göstereceğimi bilmiyorum. Hem insanlar içe-
            risinde olmak istiyorum hem de herkesten uzak olmak istiyorum. Hem sevgi görmek istiyorum hem de
            sevginin ne olduğunu bilmiyorum.”
                 K10: “İnsanlarla nasıl iletişim kurulması gerektiğini bilmiyorum. Çok içe kapanık bir insanım çünkü ço-
            cukluğumda da benimle düzgün bir iletişim kurulmadı. Sadece bağırıldı ve yapmam gerekenler söylendi.
            Bu yaşımda bir emir verenim olmadığı için ben de hiçbir şey yapmıyorum, umudum yok.”
                 K11: “Yapayalnızım, çaresizim. Güvensizlik çok fazla yaşıyorum. Hayatın yükü çok ağır geliyor taşıya-
            mıyorum. İnancım ve umudum yok.”
                 K12: “Hayatım boyunca hiç sevgi görmedim, hiç saçlarım okşanmadı. Bir yuva kurmak, çocuğumun
            saçlarını okşamak istedim. Hasretini çektiğim aile sıcaklığını ben kurmak istedim. Ama çok yanlış bir insanla
            evlenmişim. Mutlu olmak isterken daha çok mutsuz oldum. Beni sevdiğini sanıyordum ama sevmiyormuş.
            Bilmiyordum ki, sevgiyi hiç görmemiştim. Afalladım kaldım çok güçsüz ve yalnızım.”
                 Yukarıda birkaçı örnek gösterilmiş olan katılımcı ifadeleri göz önüne alındığında, katılımcılar yetişkinlik
            dönemleri için; içe kapanıklık, psikolojik sorunlar ve psikolojik tedavi, kendine güvensizlik, tahammülsüzlük,
            agresif, duygusal, pısırık ve asosyal olma, duygularını belli edememe, insanların onları anlamadığını dü-
            şünme, insanlarla iletişim sorunu yaşama, yalnızlık gibi psikolojik çıktılardan bahsetmişlerdir.


                 Tartışma/ Sonuç


                 Sevginin insan varoluşundaki önemi büyük olmasına rağmen bu zamana dek yapılan araştırmalarda
            sevgi konusu çok fazla ele alınmamıştır (Özen & Gülaçtı, 2010).
                 Erikson’a göre yaşamın ilk dönemlerinde bakım verenleri tarafından ilgi ve sevgi gören çocuklar temel
            güven duygusunu kazanırken bu ihtiyaçları karşılanamayan çocuklar hem kendilerine hem de sosyal çev-
            relerine karşı güvensizlik duyarlar. Etrafa karşı kendini yabancı hissetme, içe kapanma gibi tutumlar da
            beraberinde gelir (Geçtan, 1997; Buscaglia, 2010; Yavuzer, 1993).
                 Çalışmamız neticesinde de sevgisiz bir ortamda büyümüş olan katılımcılarımızın ifadelerine bakıldı-
            ğında sosyal çevreye karşı güven duymadıklarını ve öz güvenlerinin düşük olduklarını belirtmişlerdir. Aynı
            şekilde katılımcılarımızdan “İnsanlarla nasıl iletişim kurulması gerektiğini bilmiyorum. Çok içe kapanık bir
            insanım çünkü çocukluğumda da benimle düzgün bir iletişim kurulmadı.” şeklinde içe kapanık olduğuna
            dair ifadeler de alınmıştır.
                 Sevgisiz bir ortamda bulunan bireylerde nefret ve öfke gibi olumsuz duygular kendini gösterebilir
            (Demirkol, 2015). Nitekim yaptığımız çalışmaya baktığımız zamanda sevgi duygusundan yoksun bir ortam-
            da büyüyen bireylerde öfke duygusunun hakim olduğu görülmektedir. Bir katılımcımız; “Sinir sisteminin
            üzerinde etkisi vardır, daha hırçın ve çok çabuk sinirlenen bir birey olarak yaşamaya devam ediyorum.”


            - Bildiri Metni -                                471                   Eğitimde Yeni Normlar-II
   466   467   468   469   470   471   472   473   474   475   476