Page 650 - e-Kongre Bildiriler Kitabı-II
P. 650

Eğitimde Yeni Normlar-II                                                                                              Uluslararası Covid-19 Kongresi




             Giriş


             Giderek gelişen ve promlemleri artan dünyada obezite, 21. yüzyılın en önemli sorunlardan biri haline
        gelmiştir. En genel tanımıyla, günlük alınan enerjinin harcanandan fazla olması durumunda harcanama-
        yan enerjinin vücutta yağ olarak depolanması sonucu, boya göre vücut ağırlığının istenen düzeyin üstüne
        çıkmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayımlanan raporlarda obezitenin dünya çapında kaygı verici
        bir biçimde arttığı (hsym.saglik.gov.tr) ve gelecek nesilleri de tehlikeye attığı bildirilmektedir.
             Obezite uzun yıllardır var olan bir hastalık olsa dahi gün geçtikçe durağanlaşan hayatta insanları
        daha çok etkisi altına almaktadır. Günümüzde ise evden çalışma ortamı oluşmasından dolayı hareketsiz
        bir yaşam daha da benimsenmiştir.  Özellikle 2020 yılındaki Covid-19 pandemisinden muzdarip olan in-
        sanların, bu virüsü birbirine bulaştırmamak için evde kalmasıyla beraber, bu sorun daha da büyük bir hal
        almıştır. Pandemi nedeniyle gelen kısıtlamalarla evde geçirilen zaman artmış, böylelikle insanlar daha fazla
        hareketsizliğe itilmiştir. Özellikle ülkemizde 65 yaş üstü ve 20 yaş altına çok büyük kısıtlamalar gelmesiyle,
        çocuklardaki ve yaşlılardaki obezite sorununun daha da büyüdüğü düşünülmektedir.
             Evde geçirilen zamanın artmasıyla da insanlar daha çok internetle, telefonla, televizyonlarla vakit
        geçirir olmuştur. Kitle iletişim araçları arasında birinci sırayı televizyon almaktadır. Televizyon izleniminin
        pandemiyle beraber daha çok arttığı da anlaşılmaktadır. Televizyon kanallarının en çok yayımladığı gö-
        rüntüleri ise reklamlar oluşturmaktadır.  Reklam; bir malın, ürünün ya da hizmetin şirketler ve ajanslar
        tarafından, birtakım iletişim araçları (gazete, televizyon, internet gibi) aracılığıyla geniş halk kitlelerine
        tanıtımıdır (Yılmaz, 2020). Evde kalma süreciyle beraber yemek sektöründeki artış da büyümüş ve rek-
        lamlarda daha çok yayımlanır olmuştur.
             Küreselleşen dünya, kültürel dönüşüm ve artan tüketim talebinin etkisiyle, yazılı-görsel basında hatta
        çevrede her geçen gün daha fazla reklamla karşılaşılmaktadır. Bu reklamların bazen ticari kaygılarla tanıt-
        tığı ürünü olduğundan daha iyi, güzel ve verimli olduğuna dair algılara yol açtığı da bilinmektedir (Ersoy ve
        Özbaş, 2020). Algı yanılgısı olarak da kabul edilebilecek etkilenmeler reklamlar aracılığı ile de oluşmaktadır.
        Bu sayede ürün ‘kötü’ dahi olsa yapılan tanıtımlarla gayet pazarlanabilir hale gelmektedir.
             Reklamlar özellikle yemek reklamları “prime time” denilen en çok televizyonun izlendiği zamanlarda
        verilerek insanları sürekli ve sağlıksız ürün yemeye alıştırmaktadırlar. Obezite çok etmenli bir hastalık ol-
        masına rağmen sorununun artmasında önemli rol oynadığı düşünülen faktörlerden biri de bu reklamlardır
        (Ersoy ve Özbaş, 2020; Çakır, 2012). Bu bakımdan reklamların geniş bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Bu
        etki firmalar tarafından da yoğun ve kuvvetli bir şekilde de kullanılmaktadır. Yemek reklamlarını insanları
        ürüne çekmek için daha cazip oluşturmaya başlamışlardır.
             Son yıllarda artan obezite sıklığı ile yanıltıcı veya eksik bilgilendirici yiyecek-içecek reklamlarının ilişkili
        olduğunu iddia eden çalışmalar mevcuttur (Karaçor ve Pesa, 2018; Yılmaz, 2020). Özellikle çocuklara yö-
        nelik abur cubur, atıştırmalık ve hazır yemek (fastfood) reklamları üzerinde dikkatle durulmalıdır. Çünkü bu
        reklamlarda kullanılan renkler, efektler hatta kullanılan karakterlerin bile bireyleri yemek yemeye yönlen-
        dirdiği ve bu durumun hareketsiz yaşam ile birlikte obezite gelişimde önemli bir faktör olduğu düşünülmek-
        tedir. Bu nedenle Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Sağlık Bakanlığı tarafından çocuk programlarında
        yayınlanabilecek reklamlara yönelik bir takım düzenlemeler getirilmiştir (Karaçor ve Pesa, 2018). Ancak
        sadece televizyonlarla sınırlı olmayan reklamlar kullanıcılara bir şekilde ulaşmakta ve ilgi çekmektedir.
             Çocukların ilgisinin çok çabuk bir şekilde çekildiği ve globalleşen dünyada teknoloji kullanma yaşı-
        nın giderek azaldığı düşünüldüğünde reklam sektörü özellikle çocuklar için daha etkili hale gelmektedir.
        Algıları oldukça açık olan çocukların her gözlemlediğini alması ve uygulaması bir yerde yanlış sonuçlar
        doğurabilmektedir. Çocuğun her gördüğünü istemesi ve her istediğinin yapılması hem mental sağlığını
        hem de fiziksel sağlığını etkileyebilecek ve hayatında ileriye dönük sorunlar oluşturabilecektir. Çocukları
        birer yetişkin olarak hazırlarken; aile içi davranışların yanında artık çok güçlü hale gelen reklamların ve de
        iletişim araçlarının bu süreçte rolü olduğunu unutmamak gerekir (Özdemir, 2020).

               artvincovidcongress.org                   650                                      - Bildiri Metni -
   645   646   647   648   649   650   651   652   653   654   655