Page 460 - e-Kongre Bildiriler Kitabı-II
P. 460
Eğitimde Yeni Normlar-II Uluslararası Covid-19 Kongresi
için gözlem becerisi gelişmelidir.
Ortamı ve zamanı doğru ve verimli kullanmalıdır. Dersi, konuyu yetiştiremeyen öğretmen öğrencinin
gözünde konuyu yarım bırakmış olarak tanımlanabilir. Üstün çocuğun gözünde ise beceriksiz olarak görü-
lebilir. Hızlı öğrenen, farklı açılardan düşünebilen bir üstün için öğretmenin diğer öğrencilere öğretmek için
konuyu tekrarlayarak zaman kaybetmesi ve halen öğrencilerin öğrenememiş olması hem sınıf arkadaşları-
nın bir türlü öğrenemediği etiketini hem de öğretmenin öğretemediği etiketini yapıştırmasına sebep olabilir.
Bunun yanında boşa vakit harcadığı ve üstünün öğrenebileceği birçok konuya geçmeden dersin boşu
boşuna zaman kaybettirdiği algısı yerleşebilir. Bunda ne kadar haksız olduğu elbette ortama ve duruma
göre tartışılabilir. Ancak konu haklı ya da haksız olmak değil üstün çocuğun bulunduğu sınıftaki tüm öğ-
rencilerin zamanı, ortamı doğru ve verimli kullanabilme algısının uygulamalı olarak da tecrübe edilebilerek
doğru öğrenilmesinin sağlanmasıdır.
Öğretmen zamanı doğru kullanmak için hızlı ve yavaş öğrenen öğrenciler için farklı örnekleri önceden
hazırlamalı, konu anlatımından ziyade öğrencilerin aktif katılımı ile öğrenmenin gerçekleşebileceği ortamları
hazırlamalıdır. Bunun için öğretmenin ortam bileşenlerini organize edebilme becerisi önem kazanmaktadır.
Konu, içerik, materyal, öğrencilerin özellikleri, mekânın özellikleri, öğrenme ortamında yapılabilecek
değişimler, olası senaryolar hazırlanarak ortam bileşenlerinin öğrencilerin farklı açılardan bakabilmesini
sağlayacak şekilde görülmesini de sağlayacak bir organizasyon ve yaklaşım hem öğrenci hem de öğret-
men için öğrenmeyi eğlenceli ve keyifli hale getirecektir.
Ortam bileşenlerinin en önemli öğesi öğrencidir. Öğretmenin öğrencisine doğru rol verebilmesi ve
etkinliğe aktif katılımını sağlayabilmesi için çocuğu okuyabilmesi gerekmektedir. Öğrencinin vücut dili,
mimik ve jestlerinin yanısıra sergilediği özellikleri görebilmeli ve ne anlama gelebileceğine dair fikri ve
hatta alternatif fikirleri olmalıdır. Buna göre öğrenciye yaklaşabilme ve ona ulaşabilme ve da öğrenciyi
kazanma şansı artar.
Yeterliliğini konuşturabilen bir öğretmen sınıfını ve çalışmayı istediği gibi yönetebilir. Öğrenmenin ve
kazanımların edinilmesi esnasında zaman zaman öğretmen kendi yaşında davranışlar sergileyeceği gibi
zaman zaman hitap ettiği öğrencilerinin yaşına inebilmelidir. Bu durum monotonluğu ortadan kaldırıp öğ-
rencilerin ilgilerini ve iletişimlerini yükseltebilir.
Etkinlikler esnasında özellikle çabuk öğrenen üstünün sıkılmaması ve veya ilgisinin dağılmaması için
disiplinlerarası bağ kurabilme becerisi öğretmenin en kurtarıcı gücüdür. Bu yaklaşım üstünü çalışmaya
odaklarken sınıftaki tüm öğrencilerin farklı açılardan bakabilme becerisi kazanmalarını ve farklı branşlar-
dan konular hakkında bilgi edinmelerini sağlayacaktır. Bu durum sınıfın her üyesi için kazançlı bir duruma
dönüşür.
Tüm bu dayanaklar ve veriler ışığında öğretmenlerin öncelikle gülümseme, anlayış ve hoşgörü ile
tebessüm ederek öğrenciyi ve çalışmayı hayata geçirmesi öğretilmelidir. İletişim yöntemleri, öğrenciyi
okuma ardından öğretilmesi gereken en önemli başlıklardır. İçinde bulunduğumuz çağın getirilerini, tek-
nolojiyi ve hitap ettiğimiz yaş grubunun ilgi alanlarını takip edebilme hem mesleki anlamda hem de sınıf
arkadaşlarımızla paylaşımlarımız anlamında eğitimci olarak bizlere çok şey kazandıracaktır.
Bu beraberinde bize empati yapabilme ihtiyacını getirir ki, belki de çağımızın en önemli eksiklerinden
biri budur. Bir öğretmenin empati yapabilmesi öğrencisini ve velisini anlayabilmesi için büyük bir ihtiyaçtır.
Eğitim öğretimde öğrenciye verilmesi gereken en önemli sorumluluk bilinci problem çözümlerinde sorunu
sahiplenme bilincidir. Öğrenciye bu davranışın kazandırılabilmesi için öğretmenin problem çözümünde
sorunu sahiplenmesi çok önemlidir.
Sorun hepimizin sorunu olduğunda ve hep birlikte çözme girişiminde bulunduğumuzda çok daha hızlı
ve daha net çözüme ulaşılır. Aksi takdirde ne problem çözülür ne de bu bilinç öğrenciye kazandırılır. Tanılı
olsun ya da olmasın üstün potansiyelli bir çocuk her açıdan üstün olamaz. Bilişsel alanda üstün bir öğ-
renci sosyal açıdan yahut dilsel açıdan sorunlu, engelli olabilir. Ya da özgüveni olmayan bir üstün kendini
ortaya koyamadığı gibi ilerleyen yaşlarında özgüven eksikliği sebebiyle kendisi ve içinde yaşadığı toplum
artvincovidcongress.org 460 - Bildiri Metni -