Page 234 - e-Kongre Bildiriler Kitabı
P. 234
Dolayısıyla bu uzaktan eğitimden yararlanabilmek için çocuklarımızın içten denetimli olması
gerekiyor. Sorumluluk alıp bunu yapması gerektiğinin farkında olması gerekir. Okul psikolojik
danışmanlarına büyük görev düşüyor, onların çalışma ortamlarının düzenlenmesi, fiziksel koşullarının
düzenlenmesi, sayısal olarak da yeterli sayıda okullarda görevlendirilmesinin de ne kadar önemli olduğu
aslında burada ortaya çıkmıştır.
Diğer taraftan belki online danışma bu süreçte önemli olmaya başlamakta. Çevrimiçi psikolojik
danışma diyoruz biz, online danışmaya mutlaka bir şekilde geçmemiz gerekiyor. Teknik alt yapının
hazırlanması gerekiyor.
Mesela gurup rehberliği yapabilir, gurupla psikolojik danışma yapabilir rehber öğretmenlerimiz,
okul psikolojik danışmanlarımız online olarak. Bu konuda da hem alt yapının hem eğitimlerin verilmesi
gerekiyor. Bunun okullarımızda da mutlaka bir şekilde entegrasyonu yapılmalıdır.
Okul psikolojik danışmanlarımız hem eğitsel anlamda hem kişisel rehberlik anlamında
yoğunlaşan çalışmaları bundan sonraki süreçte de yapmaları gerekiyor. Bu süreçte biraz belirsizliğe
tahammülsüzlük de ortaya çıkmakta. Yani tekrar işime geri dönebilecek miyim? Virüs ne kadar sürecek?
Bu virüs ortadan kalacak mı? Ben etkilenecek miyim? Aile üyelerimden birisi etkilenecek mi?... gibi
düşünceler sürekli tekrarlanmaktadır.
Ruminasyonları azaltmamız gerekiyor. Ruminasyon arttıkça felaketleştirme de devamında
geliyor. Ruminasyonun bizi hırpalamasını da en aza indirmemiz gerekiyor
Kısacası bu durumun davranışsal bir bağımlılığa dönüşmemesi gerekiyor ve bireylerde umudu
ve iyimserliği devam ettirmemiz gerekiyor. Toplumun ruh sağlığını korumak adına, geliştirmek adına
umut ve iyimserlik önemlidir.
Sürekli salgın programları izlemek, salgın üzerinde odaklanmak ruh sağlığımızı ciddi anlamda
olumsuz etkilemekte bunun içinde uzak durmak gerekir.
Kısacası ebeveynlerin öz anlayışları yüksek olursa çocuklarımızın da öz anlayışları yüksek
olacaktır. Tüm bu psikolojik toplumsal etkiler dikkate alındığında aslında covid19 şunu da ortaya koydu.
Aslında artık insanların hedonik koşu bandından inmeleri gerekiyor. Ki hedonik koşu bandında
insanlar mutluluğu bulmak için beyhude bir şekilde koşmaktadırlar. Eric Fromm’un söylediği
“insanların sahip olmaktan öte olmak ” çünkü sahip olduğumuz bir şeyi hedonik koşu bandından
inmezsek sahip olduğumuz şeyin bizi rahatlatması ya da mutlu etmesi ancak yeni bir şeye sahip olmayı
isteyene kadar geçerli bir durum oluyor.
Onun için elde ettiğimizin farkında olmak, katkısını içselleştirmek, sahip olmaktan öte olmak
yoksa her şeye sahip olmaya çalıştığımızda insanlar yoruluyor ve mutsuzluk, uyumsuzluk, depresyon,
anksiyete pek çok şey ortaya çıkabiliyor.
Mutlu olmak için mutsuzluğu da kucaklayabilmemiz ve bu anlayışı çocuklarımıza da öğretmemiz
gerekiyor.
Yetişkinler olarak bizlerin de bunu öğrenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Okul psikolojik
danışmanlarımız bu süreçte çocukların stresle başa çıkma becerilerini geliştirmeleri, problem
çözmelerini geliştirmeleri anlamında, okul yönetimi, öğretmenler ve velilerle ciddi anlamda iş birliği
içinde olmaları ve uyum süreçlerine katkı sağlamaları gerekmektedir.
234