Page 36 - e-Kongre Bildiriler Kitabı-II
P. 36
Eğitimde Yeni Normlar-II
ğımızla geliştirmeliydik.
Beyin temelli öğrenmenin belki de bir numaralı prensibidir. Beyin ihtiyaç duyduğu şeyi öğrenir. Beyin
kullanamadığı bir bilgiyi altı ay içerisinde %92 sini çöpe atar bir yıl içerisinde %4 ünü çöpe atar. Kalan %4
lük bilgi bir ihtiyaca karşılık geldiği için orada kalır. Sen eğer integrali öğretirken integral şu şu işe yarar
diye çocuğa öğretirsen çocuk integralin ne işe yarayacağını öğrendiği için %51 ini öğrenmiş olur. Biz ise
integralı türevi cebiri aklınıza gelen bütün formasyonları bilgileri sadece ve sadece ders geçmek için bir
sınavda işimize yarayacak diye öğreniyoruz.
Bir öğretmenin görevlerinden biridir hikayeleştirme. Tüm anlatılarımızı hikayeleştirmek zorundayız.
Olabildiğince ilginç olmak mecburiyetindeyiz. Oyunlaştıramadığın hiçbir şeyi öğretemezsin. Önce oyun
vardı, önce dil yoktu.
Her yaş grubu çocuklar hali hazırda oyunun içerisindeler.Amacını söyle, rekabeti yarat, oyunlaştır,
rozetleri ve rütbeler ver ödül ve ceza sistemini işin içerisine bina et. Gerçek bir öğrenim deneyimini oyun
içerisine hapset, amacı içerisine koy, değer zinciri yarat, diğerleriyle etkileşim yarat, işte oyunlaştırmanın
özü budur.
Burada bütün hikaye öğretmenle başlıyor. Sistem öğretmene kendisini çok iyi hissettiriyor. Ama öğ-
retmen de bunun gereğini yapıyor. Öğretmenin gelişmeme gibi bir şansı yok. Finlandiya eğitim modelin-
de bir öğretmenin sözleşmesi 3 yıl içerisinde aniden iptal edilebilir. Bir daha da dönmesi ancak kendisini
eğitimlerle desteklemesi durumunda olur. Karar vericiler ortamı yaratıyor öğretmen de gereğini yapıyor.
Ama her şey itibardan başlıyor.
Marttan başlayarak olabilecek en iyi seviyede iş çıkardık. Sonra ne kadar geliştik, ne kadar evrildik,
ne kadar sürdürülebilirlik sağladık? Dijital sınıf yönetimi denen şeyi tam olarak yapabiliyor muyuz? Akıllı
tahtalar vardı, hala daha var. Beyin temelli öğrenme sadece içerik bağlamında ilgilenir. Beyin temelli öğren-
me için tepegözlerin, slaytların, akıllı tahtalarını olması değil o içeriğin nasıl yakalndığıdır asıl önemli olan.
Özel eğitim kurumlarında çokça görüyorum. Her sınıfta akıllı tahta, orada gözetme cihazları, kameralar
vs bahsediliyor. Sorun şu bu teknolojileri kullanacak ehilde öğretmenin var mı? Öğrencilerin bu teknolojiyi
kullanabilecek ehilde mi? Daha önemlisi ilgili yaş pedogojisine uygun olarak bu teknolojik içeriklere uygun
içerikler ürettin mi? Kaynakların bu teknolojilerine entegre mi? Beyin temelli öğrenme işte bunlara dayanır.
Etkili öğrenme için insan etkileşimi daha önemlidir. Dolayısıyla beyin temelli öğrenmenin bir başka
ilkesi de mış gibi yapma kültürünü çöpe atmak, gerçek ve samimi olmaktır.Ve bu her şeyin birbirine bağlı
olduğu bir değer zinciridir. Beyin temelli öğrenme açısından öğrenme zaten nörofizyolojik bir banka.
Beyin bir öğrenme makinesidir. Öğrenmeyi öğremek değildir konu. Öğrenme zaten beyin tarafından
bilinen bir şeydir. Olsa olsa öğrenmeyi hatırlayabilirsin. Yanlış bir şey yapmışsındır hatırlaman gerekir.
Rus bir çocuktan örnek ;ismi Alina. İlginç bir hikayesi var. Annesi Uraynalı babası Rus. Dolayısıyla Uk-
reynce ve Rusça konuşabiliyor. Babası İtalya’da seferatta çalışıyor bebek yaşta İtalya’ya gidiyor İtalyanca’yı
orada öğreniyor. Eğitim gördüğü kurumda yabancı dil İngilizce olunca da orada İngilizce öğreniyor. Bir de
üstüne büyükanne tarafından Tatarca’yı da öğreniyor; 7 yaşındaki Alina 5 dil konuşabiliyor. 2018 Rusya’nın
‘Yetenek Sizsiniz’ yarışmasında 5 dili böyle konuştuğu için birinci oldu.
Sonra bütün eğitim bilimcileri ‘dünyada milyon tane insan var bu bir yetenek değil bu bir öğrenme
biçimi’ diyerek buna karşı çıktılar.
Alina’nın ismini değiştirelim ve Burcu yapalım. Burcu benzer bir koşula sahip olduğu için 7 yaşına kadar
5 dili çok efektif öğrenebiliyorken bir Burcu’ ya ne yapıyoruz ki okul öncesinden itibaren ingilizce, ilköğretim
lisede ingilizce, üniversite yüksek lisans doktorada ingilizce öğretiyoruz, çocuk 25 yaşına geliyor tek kelime
ingilizce konuşamıyor. Biz Burcu’ ya eğitim sistemi dediğimiz yapı içerisinde ne yapıyoruz. Alina ve Burcu’
dan örnek verdim çocuğu kendi haline bıraktığın zaman öğreniyor zaten. Alina örneğinde çocuk okula mı
gitti? Biz eğitim dediğimiz sistemin içerisinde bir şey yapıyoruz ve artık Burcular ingilizce öğrenemiyor.
Beyin temelli öğrenmede bir zekanın diğer zekaya tabi kılındığı ortamda tam öğrenme olmaz.Kusur-
suz otorite, herkesin baskın olduğu ortamda da tam öğrenme olmaz. Öğrenmede eşitlik söz konusudur.
artvincovidcongress.org 36 - Davetli Konuşmacı -