Page 60 - e-Kongre Bildiriler Kitabı
P. 60
- Sosyal ve kültürel sorunlar
Mülteciler, özellikle göçün ilk günlerinde kendi imkânlarıyla günlük yaşamlarını devam ettirmede ve temel
ihtiyaçlarını karşılamada zorluklar yaşamaktadırlar. Göç ettikleri yerlerde bekleme süresi uzadıkça sorunlar daha
da artmaktadır. Yaşanan bu sorunlar; eğitim sorunları, yeni bir çevreye ve kültüre uyum sorunu, dil farklılığından
kaynaklı sosyal ilişki kurma konusundaki güçlükler şeklinde sınıflandırılabilir. Bu sorunlara kişinin evinden
ayrılmak zorunda kalarak neredeyse hiçbir yönüyle benzer olmayan bir ülkeye sığınması, maddi ve manevi
değerlerini geride bırakması, ülkesinde sahip olduğu statü kadar aile, akraba, komşu gibi sosyal ilişki ağlarının
yokluğu da ilave edildiğinde günlük yaşamın göç edenler için ne kadar zor olduğu daha iyi anlaşılabilir (Buz,
2008: 4).
Yöre halkının kendilerine ön yargılı davranması, göç edilen ülkenin dilinin bilinmemesi mülteciler için sosyal
anlamda sıkıntılar oluşturmakta ve onların topluma uyumunu engellemektedir. Bu noktada Türkiye’de göç
edenler ile yerel halk arasında uyumlarını ve kaynaşmalarını sağlayacak çalışmalar yapılmamaktadır. Bu boşluğun
doldurulması yerel halkın kişisel tercihine vicdanlarına bırakılmıştır (Akalın, 2016: 48).
Mültecilerin yaşadıkları bir diğer önemli sorun da eğitim sorunudur. Göç eden bireylerin göç ettikleri yerlerde
sosyal, kültürel, ekonomik ve psikolojik açıdan çeşitli sıkıntılar yaşamaları, okul çağındaki çocukların eğitimini
de olumsuz yönde etkilemektedir.
3. MÜLTECİLER VE EĞİTİM
İnsan Hakları Araştırmaları Derneği’nin 2010 yılı Türkiye İltica ve Sığınma Hakkı İzleme Raporu’nagöre,
Türkiye’deki mültecilerin eğitim problemi yaşamasına yol açan en önemli nedenlerden biri, ikamet harcı ve
dolayısıyla bu süreçte geçici kimlik alamama sorunudur.
Erdoğan’ın(2011)çalışmasında öne sürdüğü “mülteci çocuklarının eğitim sorunu yaşamasına yol açan
nedenlerin en öne çıkanları dil, kimlik kaydı ve ailelerin bulundukları yerlerdir.” düşüncesi de raporu destekler
niteliktedir. Ellerinde vatandaşlık kimliğiolan sığınmacılar olsa bile çoğu zaman eğitimleri konusunda nereye
müracaat edeceklerini ve kayıtlarını nasıl yapabilecekleri noktasında bilgi sahibi değildirler.
Kayıt için başvurdukları okullar kendince sebepler öne sürerek çocuklarını kaydetmekistemeyebilmekte, kaydı
yapılan çocuklar öğretmenleriyle vearkadaşçevresiyleözellikle dil farklılığından kaynaklı uyum sorunları
yaşayabilmektedir (Beter, 2006: 29).
Yaşananbir diğer sorun ise çocukların çoğunun geldikleri ülkelerde aldıkları eğitimi ve eğitim seviyelerini
ya da mezuniyetlerini kanıtlayacak bir belge alamamalarıdır. Bu yüzden çocuklargidilen yerlerde eğitimlerine
kaldığı yerden değil; en baştanbaşlamak zorundadırlar. Bu da eğitimde bölünmelere neden olmaktadır (Beter,
2006: 30).
Sürüel’e(2008)göremülteci çocuklar için eğitimin erişilebilir olması, eğitim kurum vekaynaklarının
ulaşılabilir olması, bu çocukların yaşadığı diğer sorunların etkisini azaltabilir. Zira göç ettikleri ülkede
tutunabilmeleri amacıyla okul, çocuklar için enönemli sosyalleşme kaynağı olarak destek görevi görecektir. Bu
ait olduğu değerlerden kopup gelen çocuk için bir iyileştirme ve bulunduğu yerebağlılığınısağlayacak süreci
başlatacaktır. Çocuklar için göç ettiği yerde eğitim hakkından yoksun olan olma durumu, yetişkinlik yıllarında
yaşanacak sosyal problemlere kaynaklık edebilmektedir. Çünkü çocukluk yıllarında eğitim ortamında
yaşanabilecek bir dışlanma olgusu yetişkinlik yıllarında da sosyal yönden dışlanmalara yol açmaktadır.
MÜLTECİ ÖĞRENCİLERİN EĞİTİMİNE YÖNELİK ÜLKE UYGULAMALARI
Göçmen geçmişe sahip öğrencilerin eğitim sistemine uyumlarını desteklemek ve hızlandırmak amacıyla,
özellikle ikinci dil olarak okul dilini öğrenen öğrenciler için, çoğu Avrupa ülkesi, içinde bulundukları durumun
en iyi şekilde yönetilmesi için özel hazırlık yapmaktadırlar. İkinci dil olarak okulda kullanılan dili öğrenen mülteci
çocuklar için yaygın uygulama, ek dil desteğiyle, öğrencileri sınıfla doğrudan bütünleştirmektir. İncelenen
60