Page 61 - e-Kongre Bildiriler Kitabı
P. 61

ülkelerin birçoğunda, doğrudan sınıfla bütünleştirme modelinin yanı sıra, belirli bir süre mülteci çocuklar için ayrı
               gruplar veya sınıflar sağlayan ikinci bir model de bulunmaktadır. Sadece Almanya ve Romanya’da, ikinci model
               tam-zamanlı zorunlu eğitimin tüm dönemleri boyunca kullanılan modeldir.

                   İlköğretim  ve  orta  öğretimde  yaygın  olmasına  rağmen,  eğitim  diline  ek  yardımla doğrudan entegrasyon
               ilköğretimde biraz daha sık görülmektedir. Belçika veLüksemburg’da, ortaöğretim birinci kademede ayrı sınıf
               modeli  uygulanmaktadır.  Her  iki  modelin  ilköğretim  düzeyinde  kullanıldığı  İrlanda’da,  ortaöğretim
               birincikademede ayrı sınıflar modeli tercih edilmektedir. İspanya, Hollanda ve Birleşik Krallık ’ta, bölgesel veya
               yerel okul yetkilileri, bulundukları bölgenin ihtiyaçlarını ve koşullarını karşılamak için en iyi yollara karar vermek
               için  özerkliklerini  kullanma  hakkına  sahiptirler.  Bu  sebepten  dolayı,  doğrudan  entegrasyon  modelinin
               BirleşikKrallık ‘ta yaygın olmasına rağmen, ikinci bir dil olarak İngilizce öğrenen mülteci çocuklar için tek destek
               modeli olduğu söylenemez.

                   Dil desteği ile doğrudan entegrasyon modeli; mülteci çocukların örgün eğitimde kendi yaş gruplarının(ya da
               koşullara bağlı olarak bir alt sınıfın)olduğu
               normal sınıflara katılmalarını gösterir. Tüm öğrenciler için belirlenen müfredatıtakip ederler ancak normal okul
               saatleri boyunca her mülteci öğrenci için bireysel olarakdil desteği sağlanır.
                      Ayrı gruplar/sınıflar modeli; ikinci dil olarak eğitim dilini öğrenen mülteci öğrenciler, normal sınıflara nihai
               entegrasyonları için kendi ihtiyaçlarınagöre özel eğitim alabilsinler diye bir süreliğine (birkaç haftadan bir veya iki
               okul yılı arasında değişen)akranlarından ayrı olarak gruplandırılırlar.Ancak, hazır sayıldıkları en kısa sürede uygun
               sınıflarda bazı derslere girmeye başlayabilirler (EuropeanCoomission,2012: 253).

                    Avrupa eğitim sistemleri bu iki ana model için, mülteci çocukları üç kategoriye ayırmakta ve bu kategoriler
               için son derece geniş kapsamlı tedbirler sunmaktadır:

                   -   Ana dili eğitim dili olmayan mülteci öğrencilerin dil ihtiyaçlarını telafi etmek amacıyla yapılan destek
                      tedbirleri: Genel olarak, normal okul saatleri boyunca öğrencilerin doğrudan hedef dile maruz kaldıkları

                      ve bireysel olarak ya da küçük gruplar halinde (özel dil desteği) yoğun ders aldığı “dilsel daldırma”
                      üzerine kurulu derslere karşılık gelir. “İki dilli” dersler kısmen öğretim dili ve kısmen de öğrencilerin ana
                      dilinde yapılır.

                   -   Göçmen  öğrencilerin  öğrenim  durumlarında  müfredatın  belli  alanlarındaki  öğrenme  ihtiyaçlarını  ele
                      almayı  amaçlayan  destek  tedbirleri.  Bu  koşullar  altında  ana  öğretim  programının  içeriği  ve  öğretim
                      yöntemleri özel olarak değiştirilebilir. Müfredat desteği organize edilebilir ve mülteci öğrenciler bazen

                      diğer öğrenciler gibi değerlendirilmez.
                   -   Sınıflar, daha elverişli bir öğrenci / öğretmen oranı için azaltılabilir. Her iki modelle dil desteği sağlayan

                      ülkeler, çalışmaya ev sahibi ülkenin dilini öğreterek başlarlar. Bu açıdan, mülteci nüfusun konuştuğu
                      dillerin  ev  sahibi  ülkedeki  bir  veya  daha  fazla  öğretim  diliyle  aynı  olmayan  ülkelerden  geldiği
                      vurgulanmaktadır.  Bu  durum  Avrupa’da  mülteci  öğrenci  tanımının  dil  üzerinden  yapıldığını  ortaya

                      koymaktadır.



                   Avrupa’da mülteci öğrencilere dil öğretimi sadece zorunlu eğitim çağında değil aynı zamanda okul öncesi
               eğitimde de verilmektedir. Okul öncesi eğitimde çocukların entegrasyonu, ilgili makamların yakın tarihte dikkate
               aldıkları  bir  konudur.  Bazı  devletler,  çok  küçük  çocukları  zorunlu  eğitime  başlamadan  önce  eğitim  dili  ile
               tanıştırmaya yönelik programlar başlatmışlardır. Almanya'da bu programlar, ülkede doğan ya da gerçekten çok
               küçük yaşta ülkeye gelen çocuklara yöneliktir. Belçika, Litvanya, Lüksemburg ve Norveç’te bu tür çocukların
               ilkokula geçişlerini hazırlamak için (özellikle dil açısından) alışma sınıfları oluşturulmaktadır. Çek Cumhuriyeti,
                                                               61
   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66