Page 291 - e-Kongre Bildiriler Kitabı-II
P. 291

Eğitimde Yeni Normlar-II                                  Uluslararası Covid-19 Kongresi




            lirtilmiştir. Yüksek ve çok yüksek riskli illerde ise genel uygulamanın dışında sadece liselerdeki yüz yüze
            sınavlar yapılmıştır.
                 13.04.2021 Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısında alınan kararla14 Nisan 2021 Çarşamba günü
            saat19.00’dan itibaren ülke genelini kapsayacak şekilde iki haftalık kısmi kapanmaya yönelik karar alınış-
            tır.31.05.2021 Kreşler ve anaokulları faaliyetlerine devam edebileceği, diğer okul ve sınıf seviyeleri için
            MEB’in açıklamasına uygun hareket edeceği ifade edilmiştir (AHK, 2021)
                 18.06.2021 Bakanlığımızın 2023 Eğitim Vizyonu hedefleri doğrultusunda eğitimde fırsat adaletini sağ-
            lamak, okullar arasındaki başarı ve imkân farklılıklarını azaltmak, Covid19 salgını sürecinde gerçekleştirilen
            seyreltilmiş, uzaktan eğitim faaliyetlerinin sona erdiği yaz tatili döneminde çocuklarımızın fiziksel, sosyal
            duygusal ve akademik gelişimlerini bilimsel, sosyal, kültürel ve sportif eğitim faaliyetleri ile desteklemek
            amacıyla “Telafide Ben de Varım” Programı hazırlanmıştır.
                 Okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve özel eğitim okullarımızda öğrenim gören çocuklar için 5
            Temmuz - 31 Ağustos 2021 tarihleri arasında okul, ilçe ve il genelinde gerçekleştirilecek bu program kapsa-
            mında bilimsel, sosyal, kültürel, sportif eğitim faaliyetleri ile etkinlikler planlanmıştır(Telafide Ben de, 2021)
                 Bütün bunların sonunda Covid- 19 salgın hastalığına çözüm bulmanın en önemli şartı kendi toplum
            bağışıklığımıza, bireylerin yaşam alışkanlıklarına sosyo ekonomik durumumuza çalışma hayatımızdaki risk
            faktörlerine ve sağlık hizmetlerinin kalitesine cevap verecek çalışmaların yapılması gerektiği durumunda
            olduğumuz hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır. Bu nedenle ülkemizde sağlık hizmetlerine gerektiği değer
            verilmeli çalışmalar arttırılmalı fakat bu Batıyı taklit ederek değil, kendi toplum yapımızı tahlil ederek ya-
            pılmalıdır. Öyle ki salgın hastalık sürecinde alınan tedbirlerde ülkeler arası farlılıkların olduğu görülmüştür.


                 Pandemi Sürecinde Toplumsal Yapı Ve Aile
                 Tüm dünyada, günlük yaşamdaki kısıtlamalarla ve karantina ve evde kalmanın sıkıcı izolasyonuyla
            başa çıkmak için kendiliğinden ve yaratıcı bir şekilde bir coronavirüs kültürü ortaya çıkmıştır. Hastalık va-
            kalarının sayısı artmaya başladıkça, büyük ölçüde güçsüzlük ve kırılganlık duygusuyla beslenen toplumsal
            kaygı da artmıştır (Darim, 2020)
                 Herhangi bir bulaşıcı hastalığa maruz kalan kişilerin, sağlıklı olan kişilere bu hastalığı bulaştırmama-
            ları için toplumdan ayrılmaları ve izole edilmeleri anlamına gelen Karantina ve hasta olan kişilerin sağlam
            olan kişilerden ayrılması olarak tanımlanan izolasyon kelimeleri sürecinde toplumda belki hiç duyulma-
            dığı oranda duyulmaya ve yaşanmaya başlanmıştır(TPD, 2020).Türkiye’de de tüm dünyada olduğu gibi
            karantina ve izolasyon uygulamaları yoğun bir biçimde uygulanmakta ve bu uygulamalar ile hastalığın
            daha fazla zarar vermemesi için çaba sarf edilmektedir.
                 Karantina süreci Türkiye’de 65 yaş üstü ve 20 yaş altı ile sınırlandırılmış ve bu durum bireylerin
            sağlıkları için yapılmıştır (SB, 2020). Ancak her ne kadar durum böyle olsa da, aynı zamanda bu durum
            bireylerde duygusal ve davranışsal problemlere, özsaygıda azalma, yoğun stres, sosyal fobi, anksiyete ve
            depresyon gibi belirtilere neden olmuştur (TPD, 2020,s.1-6).
                 Salgının sonuçları, süresi ve belirtilerine ilişkin belirsizlik durumu, yüksek bulaş ve ölüm oranları in-
            sanlarda tehdit algısı ve buna yönelik stres tepkisini başlatmakta ve süreğen kaygıya neden olmaktadır.
            Birçok insan coronavirüs salgınının yarattığı belirsizlik içinde; izole, yalnız, stresli ve endişeli olabilir, kitlesel
            kaygı (anksiyete) ve panik davranışı yayılabileceği düşünülmektedir.
                 Bu süreçte insanlar sadece hastalığın tehdidi ile değil, yakınlarının hastalık ya da kaybının yüküyle
            de başa çıkma yüküyle karşı karşıya kalmıştır. Salgın birçok ek tıbbi ya da sosyal davranış değişikliğini de
            gündeme getirdiğinden kurallara uyma zorunluluğu, sürdürülebilir bir ruhsal uyum becerisini gerektir-
            mektedir. Uyumda zorlanma, yönetilemeyen kaygı ve korku bağışıklık yanıtını kısa süre içinde zayıflatabilir.
                 Bu nedenle yoğun ve süreğenleşen stres tepkisi başta bağışıklık olmak üzere genel vücut işlevlerini
            bozarak Covıd 19 yanında grip, herpes, zona ve diğer virüs veya ek bakteri enfeksiyonlarının tetiklenmesine ve
            viral enfeksiyonda önemli olan dayanıklılığın azalmasına yol açabilir(TTB, 2020, s.4-8).Salgına yönelik korku


            - Bildiri Metni -                                291                   Eğitimde Yeni Normlar-II
   286   287   288   289   290   291   292   293   294   295   296