Page 292 - e-Kongre Bildiriler Kitabı-II
P. 292
Eğitimde Yeni Normlar-II Uluslararası Covid-19 Kongresi
ve kaygının patolojik düzeylere ulaşması durumunda psikolojik problemlere yol açabileceği bilinmektedir.
Bu durum uzmanların da sıklıkla dikkat çektiği Covid19 salgınıyla birlikte toplumda psikolojik rahatsız-
lıkların yükselmesine karşın tedbirlerin alınmasını gerekli kılmaktadır. Salgının ekonomi, eğitim ve sosyal
yaşamda yarattığı değişimlerin yanı sıra bireylerin psikolojisine etkileri de önümüzdeki sürecin önemli
sorun alanlarından biri olacaktır. Bu bağlamda salgın sürecinde korku, kaygı düzeyleri patolojik boyutlara
ulaşan, Covıd19 nedeniyle yakınlarını kaybeden bireylere sunulacak psikososyal destek hizmetleri önem
kazanmaktadır.
Psikolog ve psikiyatristlerin yanı sıra sosyal hizmet alanında çalışan meslek elemanlarının da katıldığı
psikososyal destek hizmetlerinin sunumuna dönük çalışmaları destekleyecek alan araştırmaları salgından
psikolojik olarak etkilenme bakımından daha kırılgan risk gruplarının tespit edilmesinde de önemli bir rol
oynamaktadır(Doğan ve Düzel, 2020, s.739-752).Ayrıca kişiyi yatkın olunan birçok psikosomatik hastalık
ile baş etmek zorunda bırakabilir.
Bu da her yönüyle daha yüksek bir yük ve bedel anlamına gelir. Ruhsal sağlığa ilişkin değişkenler sal-
gının hem önlenmesi ve kontrol edilmesinde hem de tedavi sürecinde belirleyicidir, bu açıdan psikiyatrik
hizmetler salgın yönetimi ve tedavisinde temel tıbbi girişimler arasındadır. Kitlesel afet dönemlerinde alkol,
sigara, ilaç ve madde kullanımının arttığı bilinmektedir (TTB, 2020, s.4-8).
Toplumların küresel salgın ile birlikte geçirdikleri zorunlu karantina süreçleri ve sağlık alanında ya-
şanan mücadele süreçlerinin küresel salgın sonrasındaki normalleşme sürecine ekonomik, psişik, siyasi,
sosyolojik ve ticari uzun süreli etkileri olacağı beklenmektedir. Bu dönemin oluşturduğu travmatik etkilerin
sonucu olarak bireyler hayata bakışlarını sorgulama ve geçmiş muhasebesi fırsatı yakalamışlardır.
Salgın sonrası dönemde bireylerin aile ve insan ilişkileri, tüketim alışkanlıkları ve harcama pratikleri,
hayattan beklentiler ve kariyer planlamalarında farklılaşmaların olması öngörülmektedir (Şeker,2020).
Toplumun en önemli yapı taşı ailede bazen sevgi ve saygıya dayalı sınırların zorlandığı da görülebilmek-
tedir. Bu zorlanma ailenin dinamik yapısından kaynaklanmaktadır. Dinamik bir yapı birtakım olumsuz du-
rumlar karşısında kalabilen ancak bu olumsuz durumlardan çıkabilen bir yapı anlamına gelmektedir. Aile
de dinamik bir yapıdır.
Ailenin dinamik bir yapı olması da, onun olumsuzluklardan birtakım prensipleri uygulayarak çıkabil-
mesini mümkün hale getirmektedir. Bu süreçte aile içi çatışmalar, anne babalık rollerinin bozulması, belir-
sizlik sonucunda yaşanan korku, kaygı, sosyal fobi gibi psikolojik problemler oldukça fazla görülmektedir.
Ailelerin bu süreçte aşırı kaygılı, korkutucu, aşırı titiz, koruyucu kollayıcı yaklaşımları olabilmektedir.
Dolayısıyla anne babaların abartılı panik hissi, çocukların ve gençlerin ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir(T-
ÇVGPD, 2020,s.8).
Özellikle çocuklarda tüm bu problemlere eklenen duygusal ve davranışsal problemler süreci zor-
laştırmaktadır. Oysaki çocukların gelişim alanlarına yönelik alınacak tedbirler, rutinlerin devam ettirilmesi,
evde yapılacak farklı etkinlik ve aktivitelerle bu doğal ancak bir o kadar da zor süreç aşılabilecektir(Aral,
Aysu ve Kadan, 2020, s.360-379) .
Pandeminin Okul Öncesi Çocuklara Etkisi
Bu süreçte çocuk ve ergenler, medya, sosyal medya ya da internet üzerinden bulaşıcı hastalık salgını
ile ilgili haberleri izlemekte, tartışmalara kulak misafiri olmakta, alınan önlemleri gözlemlemekte ve ev
içindeki değişikliklere tanık olmaktadırlar. Dolayısıyla çocuklar da yetişkinler gibi stres, endişe, korku, şaş-
kınlık ve üzüntü hissedebilirler. Salgının gerçekleştiği yerden uzakta yaşıyor olsalar bile ya da hastalanma
riskleri hiç yoksa bile çocuklarda stres, kaygı ve hatta panik ortaya çıkabilir.
Zorlu yaşam olayları karşısında çocukların stres ve kaygı tepkileri göstermesi beklendik bir durum-
dur. Özellikle tüm dünyada yaşanan coronavirüs salgını nedeniyle çocuk ve ergenlerin kendileri, aileleri,
arkadaşları, sevdikleri ve yakınları için endişe, kaygı, panik ve korku yaşaması oldukça olağandır.
Ebeveynler çocuklarının korku ve kaygılarını asla hafife almamalıdır. Çocuğun kendisini ifade etme-
artvincovidcongress.org 292 - Bildiri Metni -